21 Ocak 2011 Cuma

Zaman düşer..



...

Zaman düşer ellerimden yere,
Oradan tahtaboşa..
Saatler çalışır izinsiz hep bir sonraya,
Resimler sarı güneşsizlikten, duygular değişir..

Dostlar dağılır dört bir yana, kendi yollarına..

Ve sen ben, değirmenlere karşı
Bile bile birer yitik savaşçı,
Akarız dereler gibi denizlere,
Belki de en güzeli böyle...

Uçurtma uçar sözlüğümden, geri gelmeyecek bir kuş,
Yaşanmamış kırıntılar, sadece bir düş...

....

Sabahtan beri bu şarkıyı söylüyor kalbimin karnımda yaşayan kuş, ki çok iyi bakarım ben ona çocukluğumdan bu yana..Bu ara keyfi yerinde, kikirdeyip duruyor..Bazen beni sakinleştirmek için, bazen bana iyi gelmek için ve bazen de beraber mutlu olabilmek için..Bu şarkı içinde bir hüzün mü barındırıyor, benim en mutlu anlarımın şarkısıdır ama..

...

Bu kuşun ismi Dulda, tanıştırayım, kendisi benim hayali arkadaşım, çocuk olduğum hallerimin iç sesi..

...

Duldacığım için az önce ben de söyledim..

...

Evet sessizce şarkı söyledim, kocam siyasi bir ekrana takılmış durumda, eşlerden biri şarkı söyleyince diğerinin "hayırdır" dememesi aile olmaya has bir durumdur, sen söylersin o dinler, o söyler sen dinlersin..

...

Bundan 3 dakika kadar önce oğlumu öptüm, saat 23.00 civarı eve geldiğim için uyku öncesi öpüşmelerimiz rötarlı oldu, minicik açtı gözlerini ki gözleri de minik, "çişin geldi mi tatlım" dedim, "hayır" dedi, ve uyumaya devam etti..Bu da aile olmaya has bir durumdur..Rahatça "çişin geldi mi" dersiniz, o da "hayır" der ve uyumaya devam eder..Ki 2.5 yaşındaki oğlum hadiseye çiş demez, "tulalete gitmem gerek" der, annesinden kibar ve babasından yakışıklıdır aynı küçük adam..

...

Ve hayaller kurmak, onlara sarılmak, ve birbirine sarılmak da güzel şeydir..

....

Bu yazım oğluma,kocama, anneme,Dulda' ya, Nuran' a, Esra' ya ve geleceğime mektuptur..

...

Bitti

...

Hiç yorum yok: