Rüzgar henüz emeklemiyor..Onun için keşfetmek henüz dokunmak ve ağzına götürüp tadına bakmaktan ibaret..Ama tabi “Derhal beni kucağına al ve deli gibi merak ettiğim bu evin her köşesini gezdir bana, ve de sakın yorulma!!” mızırdanmalarını yok saymak mümkün değil..Her şeyi ama her şeyi çok merak ediyor, farkındayım..Bu sağlıklı geliştiğinin yani psikososyal gelişiminin yolunda olduğunun en temel işareti, çok şükür..
Ama şöyle sıkıntılar oluyor mesela..Storlu salon perdelerimizin açma kapama aparatı onu deli gibi heyecanlandırıyor ve her seferinde dokunmak ve tadına bakmak (!) istiyor..Oysa bu mümkün değil çünkü oturduğumuz kanepeden ona ulaşmak için çekmesi gerekiyor ve bu aparat esneyebilen- uzayabilen bir şey olmadığı için kafasına düşebilir..O zaman benim bile inanamadığım bir kararlılıkla “Hayır Rüzgar” diyen aristokrat dadı sesi duyuyorum salonda, bir an sonra bu dadı ben miyim diye dehşete düşüyorum..Sonra da vicdan..Ne anlar ki 8 aylık bebek “Hayır” dan..Üstelik de ket vuruyorsun öğrenme merakına..Çözüm..Çok basit..O salondayken yapma bu açma kapa işini ya da hemen dikkatini başka bir yöne çek..
İşte ben bu sorularla cebelleşirken üye olduğum Montessori Eğitimi mail grubunda güzel bir kitap paylaşımı oldu bu sabah..Kitabın adı “Çocuğa Hayır Demek Çözüm Değil”, yazarı Mark Brenner..
Buyrun naçizane alıntılarıma..
Yazar Mark Brenner’ in evli ve üç yaşında bir çocuğun babası olması kitabın gerçekçi olacağı gibi bir önyargı ile okumaya başlamamı sağladı. Bir diğer pozitif önyargı kaynağı da benim çocuk gelişimi hakkında ilk bilgilerimi topladığım “özel çocuklar” otistikler ve hiperaktiflerle çalışmış olması..
…Kralın bütün atları ve adamları biraraya gelseler kırılmış yumurtaları bir daha birlestiremezler…
…Bugünün ebeveynleri, çocuklarının gelişim süresinde onlara ne zaman ve nasıl hayır diyebilecekleri konusunda daha sinirli ve kafaları karışmış durumdadır. Anne-babalar, artık müşfik bir ebeveyn olmanın her zaman yeterli olmadığını kabullenmekteler. Bu kitap "hayır" demek konusunda size alternatif çözümler sunuyor ve yürüme dönemindeki bebeğinizin ve çocuğunuzun kendini kontrol edebilmesi için sınırların ne olduğunu belirtiyor sizlere…
…Çoğu anne baba "Çocuğumun davranışlarında olumlu bir değişiklik meydana getirmek için yapabileceğim şey nedir?" diye soruyorlar. Ben de onlara, çocuklara yargılanma korkusu olmaksızın duygularını ifade etme serbestliği verilirse bunun aşılacağını söylüyorum…
…Çocuğun duygularına hayır demek, çocuğunuzun kötü davranışlarına hayır demekten çok farklıdır. Aşının vücuda bağışıklık kazandırması gibi duyguların ifade edilmesi de insan ruhunu arındırır. Ebeveynlerin çoğunun, çocuklarının tüm duygularını ifade etmelerine izin verirlerse, davranışlarının da otomatik olarak uygunsuz ve saldırgan olmaya başlayacağına inanmakta olduklarını gözlemledim. Aslında doğru olan bunun tam tersidir. Eğer çocuklar bunları dışa vurmaz ve ifade etmezlerse davranışlarında bunları göstereceklerdir. Duyguları; bir çocuğun gelişiminin merkezidir…
Evet burada araya giriyorum..Nedense genellikle çocukların duyguları yok gibi davranılır, onların önünde her şey konuşulur, sanki onlar duymaz ve etkilenmez..Onların önünde suratlar asılır..Sanki onlar görmez ve üzülmez..Onlar “istemiyorum” deyince ciddiye alınmaz..Sanki onlar bir şeyi istememe hakkına ve olgunluğuna sahip değillermiş gibi..Onların heyecanı çoğu zaman yarım bıraktırılır, yetişmek gereken bir şey vardır mutlaka, sanki onların heyecanlandığı şey önemsiz ve saçma gibi..Oysa bu dünyaya geldiklerinden beri nefes aldıkları ve duyularını kullandıkları her an uzun ve zorlu bir keşfin mücadelesidir onlar için..
Devamı yarın, okunabilir kılmak için..
2 yorum:
sEVGİLİ ıRAZ;
GRUPTAKİ MAİL TRAFİĞİNDE KAÇIRDIĞIM BU KİTABI BURADA YAKALAMIŞ OLMAKTAN ÇOK MUTLUYTUM.ELLERİNE SAĞLIK.
Sevgiler,selamlar...
Teşekürler..
Yorum Gönder