Kitap tanıtımlı ve alıntılı yazı dizimin son günü..Yine kitaptan alıntılar ve arada benim italik yorumlarım..
...Psikolog E.H. Erikson'un da belirttiği gibi, sizin ilk bilmeniz gereken şey, yeni yürümeye başlama döneminin "sınırsız bir kendini genişletme" süreci olduğudur. Emeklemeye başlayan çocuklar her yere gitmek, her şeyi serbestçe denemek, keşfetmek ve şevkli bir "Ben bunları yapabilirim" duygusuyla her şeyi elde etmek isterler. Burada ebeveynlerin dikkat etmesi gereken husus, çocuğa ne zaman müdahale etmeleri gerektiğini, ne zaman ise gerekmediğini bilmeleridir...
...Evleri, Onların Laboratuarlarıdır...
...Anne-babalar çocuklarının oyunlarına veya yaptıklarına sürekli müdahale ettiklerinde çocuğa "Sen yapamazsın, senin yardıma ihtiyacın var." mesajını verirler. Böylece çocuk da kendini çaresiz hisseder. Fakat sinirlenmiş bir şekilde yardım sinyalleri gönderen ve beklediği yardımı alamayan bir çocuk, o işi yapmayı bırakabilir. Böyle bir durum, çocuğun bir işi tamamlamadan, başka bir işe, ondan da başka bir işe geçmeyi istemesine yol açabilir...
Ki bu davranışların yetişkinlik yaşantılarında da devam edebilme ihtimalinin yüksek olduğunu düşününce tüylerim diken diken oluyor..
...Hiç yeni sürülmüş bir toprağa çim ektiğiniz oldu mu? Tohumun büyümesi için nelere ihtiyaç vardır? Elbette su ve gün ışığına. Fakat tohumun gelişip kök salması için en büyük faktör yeterli zamandır. Bir hafta sonra gidip de "Denemek için iyi bir zaman olabilir, haydi şimdi üzerinde yürüyelim." demezsiniz. Bebekliğin ve emekleme döneminin de çocuk için sürekli bir keşif zamanı olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Bu dönem başarıyla geçirilirse daha sonraki dönemlerinde size güvenmeye başlayacak ve onları hayata hazırlayan davranışlarla verdiğiniz dersleri anlamaya hazır hale geleceklerdir...
...Eğer bir bebeğin veya çocuğun ilk 18 aylık yaşamına bir bakarsak, büyük ihtimalle, onun elinden eşyaları (kibarca başka türlü) alan, kapan veya onlardan uzaklaştıran ebeveynler, ağabeyler, ablalar veya bakıcılarla karşılaşırız. Tüm fiziksel davranışlar bir araya getirildiğinde, bu insanlar “hayır, bu babanın telefonu.", "Hayır, bu, annenin tarağı.", Hayır, bu kardeşinin oyuncağı.", "Hayır, bu köpeğin yiyeceği " gibi sahibiyet bildiren mesajlarla sahiplenme duygusunu geliştirmektedirler.Oysa bu tür bir yaklaşım, mülkiyet hissini aşırı şekilde öne çıkarmaktadır: "Bu, anneye ait, bu babaya ait.." gibi ifadeleri işiten çocuk, bir zaman sonra herkesin kendisinden daha fazla bir şeylere sahip olduğunu düşünecektir. "Haydi, telefonu masaya bırakalım." veya "Tarağı çekmeceye geri koyalım” gibi ifadeler daha iyi olabilir. Bu ifadeler, sahibiyete dair vurgu da içermemektedir. Bu dönemde, nesnelerin kime olduğu değil, nerede olması gerektiğini belirtmek daha mantıklıdır...
Deeer ve bu yazı dizisini burada bitiririm...
18 Mart 2009 Çarşamba
Çocuğa Hayır Demek- III
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Üçünü de okudum, eline diline sağlık. Ben de Hayır demek ve dememek arasında gidip geliyorum sürekli. Hiç demememek de değil belki ama ne zamanlar söylemek??? Kitap ya da senin yaklaşımın iilk 18 ayda hiç söylenmemesi tarafında mı?
Sedef aslına bakarsan çocuk yetiştirmenin bir parçası gibi gelirdi bana "hayır", ne bileyim anne sütü gibi mesela :)) Hatta hamileyken eşimle şımarık ve dürtüsel hareket eden bir çocuk görünce "-aaa, hiç olur mu, hayır diyeceğiz anlayacak ve duracak" derdik..derkeennn..burada paylaştığım kitap ve Maria Montessori'nin "Annelik Sanatı" kitaplarını okuyunca şöyle düşünmeye başladım..Bize göre sakıncalı olan ve hayır gerektiren durum/lar ya da nesne/ler onun için müthiş bir gizem ve öğrenme sürecinin olmazsa olmaz parçaları..Kişisel yöntemim şu, kırılmasından korktuğum bir şey varsa ortadan kaldırıyorum, prizler için güvenlik önlemi alacağız ve de o nerdeyse biz izlendiğini anlamayacağı bir mesafeden takipteyiz,çok sakıncalı bir durum varsa da hayır demektense dikkatini dağıtıyoruz..Ama henüz çok küçük, biraz büyüyünce hayırlar başlar mı bilemiyorum, bir de sanırım başlasa bile tasarruflu kullanmak lazım "hayır" ı..
Sana "Annelik Sanatı" nı tavsiye ederim, sende yoksa ben ödünç veririm, görüşürüz..
merhaba Iraz,gruptaki maillerde kaçırmışım bu kitabı sende duydum okudum çok teşekkürler paylaştıgın için..
Deniz 12 aylık bana "ayıyy" diye hayır demeye başlayınca hatamı anladım önceden gerekince kullanacağım mutlaka derken ipin ucunu kaçırıp bolca sarf etmişim..şimdi dedigin gibi "hayır"ı çok çok az kullanıyorum gerçekten tehlikeli bir durumla karşı karşıyaysak..tehlikeli olabilecek yerlere gittiginde ya da davranışlarında onu ses çıkarmadan izliyorum merakını giderene kadar..fazla müdahale etmemeye çalışıyorum..deniz unuttu artık duymadım en azından bayadır "ayıy "ını..
hoşçakal görüşürüz
Bence en doğrusunu yapmışsın, nasıl aynalıyorlar bizi değil mi..Mucize gibiler..
Yorum Gönder