5 Kasım 2008 Çarşamba

ben küçükken, rüzgar büyürken..

dün birşey oldu..

oğlum büyüdü..

aile büyüklerinin ziyaretleri ile geçti kocaman iki gün..rüzgar' a müthiş bir sevgi, ilgi, agucuk bugucuk, vb. sundular..sonra gittiler..biz kaldık çekirdek aile..rüzgar pusetinde uzun uzun "aaa, eee, iiii, ıııı..." dedi durdu..bağıra bağıra..bunlar onun kusma öncesi sesleri diye her seferinde koştuk babasıyla..ama bizi görünce "ihi, ihi, ih ih ih" diyerek güldü, dün çok güldü..

sonra günlük menümüzün eksilmez parçası akşamüstü yürüyüşüne çıktık..elini bir kaldırdı havaya, bir daha indirmedi..ellerini uzun uzun ve tıpkı benim gibi hayran hayran izledi..uyudu ama her gözünü açtığında ellerini kontrol etti..zaten birkaç gün önce fark etmişti ellerini, bunu da yazmıştım şimdi bir de onlarla güzel oyunlar kuruyor oğlum..

henüz adının "rüzgar" olduğunu bilmiyor tabiki..ama dün babası ve benim aramda gitti geldi en anlamlı bakışlar, hem de biz adını söyledikçe..biz de kendimizce gururlandık en gözü yaşlısından..

bugün de hayran hayran izledim oğlumu ya, kendi kokulu çocukluk anılarım gibi onun da anıları olsun istiyorum dedim..kendi kokulu anılarım?!?

annemin "yeşil ruj" u ve bende yeme isteği uyandıran kokusu..ruj yeşil ama kırmızı boyar..

sonra dido..




eti puf..












pembo..











patlayan şeker..










sonra susam sokağı, işitme engelliler haber bülteninden sonra yayınlanan voltran!!!

bitmek bilmeyen pazar konseri..

mahallenin çocuklarını toplayıp asansöre binmece oynatma..

kapıdan alınan süt ve o sütten annenin "ara sıra" puding yapışının eşşiz coşkusu..

siyah ilkokul önlüğü ve bembeyaz hem de kolalı dantel yakalar...

ara sıra çektirilmesi gereken vesikalıklar ve öncesindeki tatlı heyecan..

rüzgar neyi hatırlayacak acaba?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ya ama ama mırr içim burkuldu hala karton karton Dido alıyorum eşşek kadar kız oldum hayır birşey değil şimdi yırtıyorum da ileride beni tanıyanlar gençlik sevdasında sanacak :) Ya birde Barış Manço vardı toprağı bol olsun.