29 Haziran 2009 Pazartesi

İyi ki doğdun Derin!!!!



Ve iyi ki tanıştık :))



Annen senin için harika bir gün organize etmişti..



Ben eminim sen de günün birinde annen için şahane organizasyonlar düzenleyeceksin, hem de muhtemelen aynı bahçede :))



O zaman sana bir tavsiyem var hayalinin kurduğum, organizatörünün sen olduğu bu parti için..



Birincisi..Annenin davetlilerin için hazırladığı hediyeler çok yaratıcıydı, sen büyüdüğünde biz bayağı yorulmuş olacağız, demem o ki, yaşımız kaç olursa olsun bu parti gerçekleştiğinde, üstünde Sedef' in resimlerinin olduğu bir kutu boya ile neler yaparız neler, biz koca koca bebekler :))



Bir de..



Çok isterim hem güçlü hem de gerçekten bağımsız ol, ama anneni de özle ve hep yakınlarında iste ..

21 Haziran 2009 Pazar

Babalar Günü



Rüzgar' ın babası, Rüzgar' ın annesi, Rüzgar, Rüzgar' ın dayısı, hep beraber Rüzgar' ın annesinin babasına gitmişler..Babalar günü diye..Eski ve de bahçeli bir Tarsus evinde, masal gibi bir gün geçirmişler..



Rüzgar açık havada havuz keyfi yaşamış..



Babası soğan közlemiş, Rüzgar yemiş..



Bahçede güneş enerjisinden gelen suyla yıkanmış, hem de defalarca..



Annesi domatesleri sulamış..




Hem de biberleri..Ve asmayı ve dutu ve patlıcanları ve vesaireyi..




Sonra sular akmış..



Rüzgar çamura batmış...




Annesi şükretmiş, bir kez daha düşünerek "şükretmek" ne güzel bir kelime diye ..

18 Haziran 2009 Perşembe

notlar




Kısa kısa notlar alır gibi yaşıyorum bu ara..

1) Oyun grubunu profesyonelce yapacağım.( Ayrı bir post konusu, okuyan Adanalı varsa haberleşelim :))

2) Evde sinema sisteminin kolonu üzerinde bir canlı türü yumurtlamış, dokununca toz almak için, pıt pıt döküldü yavrucuklar yumurtalarından :( Karşı apartmandaki veterinere götürdüm, "kene mi bu" diyerekten, "hayır değil" dedi çok sallamayaraktan, rahatlamadım, İl Sağlık Müdürlüğünü aradım: "ya keneyse, ya ısırdıysa, tahlil yaptıralım mı, bir de devlet baba desin bu kene değil diye" dedim, şehrin öte ucundaki devletin veterinerlerine teslim ettim böcük yavrularını, bir bakmayla kıymetli parazitoloji uzmanı "kene değil bu ya" deyince ilk veterinerden daha da az umursayarak paniğimi, septik halimden ve de paranoid kişiliğimden sıyrılmak istedim ömür boyu, becerebildim mi bilmiyorum, hayvancıklar kavanozda telef oldu, ona da ayrıca üzüldüm..

3) Bugün Rüzgar babasının öğrencisinin yıl sonu etkinliğinde idi, okulun bahçesinde fıldır fıldır gezip, kıkır kıkır güldü herkeslere, çocuk dediğin sokakta büyür, büyüyemiyorsa sokakta büyüyormuş gibi yapılır..Bir de bu ara "ayyyy" ve de "yaaa" diye çığlık atar oldu oğlum, histerik kahkalarını tarif edemeyeceğim..





4) Bu yıl sonu etkinliğinin açılış konuşmasında Melodi Müzik Merkezi'nin sahibi Ruhi Bey, "Atamız da bizimle burda,eminim, ve gurur duyuyor çocuklarımızla.." deyince ürperdim ve heyecanlandım...

5)Ev kazaları arttı Rüzgar yürüyebileceğini sandığından bu yana, tutunabileceği birşey kalmayana kadar sıralayıp, sonrasında biraz artistlik yapıp, tek el bırakmaca gibi,iki eli birden bırakınca küt yerde...Neyseki ağlamıyor, sadece fazla hızlı olduysa korkuyor, o zaman birazcık ühü ühü..

6) Rejim devam, 5 kilo verdim toplamda, ha gayret..

7) Tatile gitsek, Dalyan' a gitsek..

8) Bu ara Kur'an kursunda kalan ya da hocalık yapan hastalarımın sayısında artış var, orda kalan ve aslında kalmak istemeyen; ama toplum ve cemaat baskısından arkasını gidip dönemeyenler..Anlattıkları feci..Kısa gömlek giyemeyen bir erkek hasta, gören olursa ne der diye sinemaya gidemeyen bir başkası..

9) Evde sabun yapacağım bu hafta..

10) Arkadaşlarım geliyor bu ara, bebişler tanışıyor..



11) Rüzgar bardaktan (suluk değil, biberon değil, cam bardak) suyu tek başına içmek istiyor, bir anlık içip sonra üstüne döküyor, bence bilerek!! Yemeğini de yemek istiyor, çatalı batırmaya çalışırken ben yedek çatala batırıp eline veriyorum, süper yiyor..Bizim çatal ve kaşıklar, bizim cam bardaklar..Çocuklar ya da bebekler için olanlardan değil..Korkmaya gerek yok, dikkatli kendisi, "beceremezler" diyen anne ve babalar, dikkat edip çatalla kendini delmeyen Rüzgar!!!

12) Turgutla mikado ve çokça da erkek tavlası oynuyoruz balkonda, çay bir de, mis gibi, gelsenize..


13) Alain De Botton bazı kitaplarında böyle 1-2-3 diye yazar, Orhan Pamuk da yapmış Masumiyet Müzesinde, ama ben Pamuk değil Botton taklitçisiyim işbu postta..

14) Rüzgar'ı çok öpeceğim bir de..




12 Haziran 2009 Cuma

Rüzgar' ın Menüsü




Kahvaltı(08:00-09:00 arası)
Taze Meyve ve yoğurt barındıran lor, ceviz, ev yapımı ekmek, gün aşırı yumurta sarısı, Rüzgar'ın çay zannettiği pekmezli sıcak/ ılık su.Artık yavaş yavaş domates bir de..

Ara Öğün I (11:00-12:00 arası)
2 çay kaşığı az suda pişmiş irmikle zenginleştirilmiş taze meyve, pazarda o hafta en bol ne varsa o yani..

Öğle yemeği (13:30- 14:00 arası)
Evde ne varsa o, mutlaka yoğurt eşliğinde, yoksa Rüzgar çok iştahlı yemez, bu iyi mi kötü mü henüz emin değilim.."Evde ne varsa o" yu biraz açacak olursak, bizde kızartma yüz yılda bir olur, hamur işi olmaz çünkü bilen ve yapan yoktur, hazır salça son yıllarda hiç almadık ev yapımı buluyoruz Adana'da, ondan da az koyuyoruz zaten ve yazın domatesle pişiyor herşey, baharat ve tuz tabağımızda ekliyoruz artık Rüzgar'la aynı yemekleri yiyoruz diye, bulyon falan ı-ıh, dondurulmuş gıda ı-ıh, varsa gerçek et ya da tavuk suyu yoksa yok, bir de organik falan değil ama mevsim sebzeleri tüketiyoruz, konserve de ı-ıh. Aynı hafta içinde bakliyat,sebze, et, tavuk ve balık yiyor mutlaka.. Et ve tavuk köfte olarak ya da yemeğe eklenmiş olarak, balık çorba halinde.

Ara Öğün II (16:30- 17:30 arası)
Tahılla zenginleştirilmiş kuru ve taze meyve karışımı.

Akşam Yemeği (20:00)
Yeni yemek pişmemişse öğlenin aynısı.

Gece Öğünü
Gece öğünü yok, kendisi biberon ve mama almamayı tercih ettiğini kesin bir dille (!) belirtti, biz de biraz ikna etmeye çalıştıktan sonra saygı duyduk tercihine..Geceyarısından önce uyanırsa babasının servis ettiği suyu içiyor. Geceyarısından sonra 2 gibi annesiyle son kez yakınlaşıp (!) uykusuna devam ediyor..Bazen de daha sık yakınlaşmak istiyor tabiki ama babasının şefkat dolu kollarında unutturuyoruz bu isteğini..Gündüz yüksek kalorili bir menüsü olduğu için gecekiler açlık uyanmaları değil alışkanlık uyanmaları..

Söz konusu olan bir bebeğin çocuk oluşuna şahit olmaksa beklentiler zamanla minicik kalıyor, temenniler ve gözlem yol haritanız haline geliyor..

4 Haziran 2009 Perşembe

Büyümek mi?


Büyümek mi..Hem de nasıl..

Sabahları mutfak balkonunda başlıyor artık..Rüzgar bahçedeki kuşlarla arkadaş oldu, ama az haşin..Çığlık atarak selamlıyor onları, bir de gel demek istiyor diye düşünüyoruz ki, "ğhğhbgeeeeeeeeeeel" diyor, dediği taklit edilemiyor, yazı diline ancak bu kadar yansıtılabiliyor, güzel, özgün..

Akşamüstleri ise kedi arkadaşlarıyla selamlaşıyor, alkışlarken kedileri neden bilmiyorum ama bir onlara bir bana bakıyor, ben de onun kadar heyecanlı mıyım anlamaya çalışıyor farz ediyorum ve "aaaayyyy, ne şekerrr, bak patisini yalıyor?!?!" gibi abuk sabuk, gerçekten heyecandan ne yapacağımı bilemez halde geveliyorum birşeyler...

Dalından dut yiyor bol bol, dalından dediysem kopar ye jenerasyonuna yetişemedi oğlum, benim ve babasının çocuklukta yaptığı gibi olamadı, illaki yıkanıyor dutlar, Adana Büyükşehir Belediyesinin yol çalışmaları bitmiyor diye, biraz da artık herşey bir şekilde pis diye..Daldan mutfağa, mutfaktan Rüzgar'a, farklı evlerde farklı tabaklarda..

Gözümün ta içi neresiyse oraya bakar oldu..Bana sarılır oldu..Yanaklarıma dokunur oldu..Bacaklarıma uzanır oldu..Bana "anneyim" dedirtir oldu..

Rahat etmeyi öğrenir oldu..Çıplak ayaklarını pusetinin ön barına koyup öyle etrafı seyreder ve "ay, nasıl oturmuşsun sen öyle, düşersin haa" diyen cici abla ve abilere (!) dilini çıkarıp "tırrhh" yapar oldu..Banyoda sırtını bana yaslayıp gülümser oldu..İstemediğine gitmez istediğine cıvıldar oldu..Babasıyla yatakta yuvarlanmaca oynar oldu..Ve yatağında çılgın uykular çeker oldu..

Ben onu taklit ediyorum, çok gülüyoruz..O beni taklit etsin, şu ahşap bloklarla bilmem ne yapsın, şu beceri oyuncağını hatmetsin gibi dertlerim yok..Yapacaktır isteyince..Ama kediler, kuşlar ve bahçeli evlerle arası iyi ya..Daha ne olsun..

Hiçbir beklentimin olmadığı sakin zamanlar geçiriyoruz oğlumla..Ondan kendime kaydırdım biraz beklentilerimi..Mesela rejim yapıyorum, 3 haftada 3.5 kilo verdim..Keyfim yerinde..Uzun süredir olsun dediğim kitap blogum aktif sonunda..Arkadaşlarımla uzun sohbetler, yeni ve keyifli tanışmalar özlemişim, yapma gayretindeyim..Beyaz değil tam buğday ekmeği, kozmetik temizleyici değil aktardan alınan bitkisel sabun, algida değil ev yapımı dondurma, plastik poşet değil TEMA alışveriş poşeti ve saksıda domates zamanlarımdayım..

Kim kimi büyütüyor sizce...

2 Haziran 2009 Salı

Renkler, Şarkılar, Buralar, Oralar, Rüzgar...



Çok da bilemeden aldım klavyeyi elime..Farkındayım ki birsey yazdığım yok bir süredir..Yazasım da yok, başka şeyler yapasım var..

Ne gibi..

Bahçeli bir eve taşınıp kekik ekesim var her yere..Bu olmazsa "B" planı niyetine İstanbul'a geri dönesim var..Hiçbiri olmazsa bu yaz güzel yerlerde yaşayan eski dostları ziyaret edesim, elimiz kolumuz Rüzgar dolu gidesim var..

Evde durmayasım var ama hem de yalnız kalasım..Çok okuyasım var ama kitap mı insan mı emin değilim..

Rüzgar'ı anlatasım var hem de anlatmayasım..Anlatmayasım var çünkü bırakalım büyüsün kendi halinde, anlatıp büyütmeyelim gözümüzde, büyütüp etiketlemeyelim, etiketleyip sınır çizmeyelim, sınır çizip köreltmeyelim..

Kendimi anlatasım var ama gerçekten dinleyen birilerine, hem de dinleyesim var gerçekten anlatan birilerini..

Herhangi bir sebepten gözlerimin dolup eş zamanlı tüylerimin aynı sebepten diken diken oluşuna hayret ederken, o anların öyküsünü yazasım var..

Neden sıkça ve zevkle gözlerim doluyor düşünesim var..

Bolca Khachaturian dinleyesim var...

Vedalaştığım postpartum depresyonumun her bir dalına ve anına son kez sarılasım var..

Renkler, Şarkılar, Buralar, Oralar, Rüzgar olasım var..