30 Ağustos 2009 Pazar

Bayramımız Kutlu Olsun!!!



Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!


Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

29 Ağustos 2009 Cumartesi

Kaçtık ve döndük..



Evimizi özlemiştik ya, hasret gideremeden daha çok özlediğim Seda geldi, taaa Anadolu Lisesinden arkadaşım, 19 yıl!!!Peter & Seda & Luna oldular artık, gittik yazlığa, çocuk baktık, hasret giderdik, gülüştük, öpüştük, koklaştık..



Luna her seferinde daha da büyümüş olur, şaşırırız,seviniriz, anlatırız...



Bu Rüzgar' la üçüncü görüşmeleri, ilk defa birbirleriyle ilgilendiler..




Rüzgar bu sefer denizden de havuzdan da korktu..Zorlamadık ama anlayamadık da..Ne oldu o sudan çıkmayan çocuğa acaba..İstanbul kara çocuğu mu yaptı bu doğuştan Akdenizliyi..Hele havuza girer girmez "bitti, bitti " demesi içimi yaktı..Bitsin gidelim dedi canım benim, yine büyüdü yani, derdini anlattı sözcüklerle, sanırım ilk defa..Sahilde keyfi yerindeydi..



Çok sevdiler birbirlerini, belli oluyor mu..Vedalaşmadan bir süre önce..

Dedik ki madem yaptık bir valiz daha, uzatalım, Mersin' den dönüşte Tarsus' a, babacığıma uğrayalım..Uğradık..



Attık terliklerimizi, aldık hortumu elimize, "ön bahçeyi sen sula, arka bahçeyi ben" pazarlıkları yaptık, dayısı da geldi Rüzgar' ın, kalabalık ve kediler vardı bir de, "gel pisi pisi" ilk sözcükler "baba" dan sonra..E ben de mercimekli köfte yaptım, daha ne olsun..



Sonra da Adana' dan Tarsus' a, evimize götürdü Rüzgar bizi, telsiz kulağında, "açılın, evimi özledim.." diye bağıra bağıra..

25 Ağustos 2009 Salı

Veni Vıdı Vıcı..




Veni vıdı vıcı..Ki bir önceki postumdaki özetim yeterlidir bence..

Ben bilmiyordum İstanbul' u bu kadar sevdiğimi..İşte halimin özeti budur..

Uzuuun İstanbul seyahati ki uzunca bir süre yaşadığım, kesin olarak "ben" olduğum ve bir parçasının "benim" olduğunu iddia edecek kadar histerik bir tutkuyla bağlı olduğum şehirmiş kendisi, seyahat değil de biz burada nasıl yaşıyorduk gene yaşayabilir miyiz acaba denemesi diyelim...

Fena halde dönüp gidesim var desem..İstanbul' dan Bodrum' a, Karadeniz' e, ve bilumum Anadolu kentlerine kaçan ve gayet mutlu olan en az beş yakın arkadaşımız var Turgut' la..Ve bayılıyoruz onların kaçış hikayelerine, yeni hayatlarına..Sorun ne bizimle ilgili tespit ettim..Bir büyük şehirden başka bir büyükşehire yerleşince beklentin büyükşehir seviyesinde oluyor..İkisi de büyükşehir neticede..Ama tabiki ne Adana İstanbul, ne de İstanbul Adana..Ayrı keyif her iki şehirde ama ben İstanbul' da daha keyifliyim bu kesin..

Bir de buna eklenen Rüzgar' ı bu kadar yalnız büyütmenin vicdan azabı..Ailem ve bir iki yakın arkadaşımdan başka kimse ile birebir temasta değil Rüzgar..Sokak çocuğu olması tam da bu sebeptendir..İnsan görsün, sosyalleşsin diye istisnasız her gün 2 saat sokaktayız!!!Zorlama işte bu!!!İstanbul' da kalabalıkta büyüyecek..Standart "Amaaan, İstanbul' da görüşemiyor insanlar" cümlesini kabul etmiyorum.Öğrenciliğimde de çalışmaya başladığımda da hiç kopmadık arkadaşlarımla, deli gibi aradık sorduk ve görüştük..Hele şimdi bir de Rüzgar var, yalnızlık seçim olur orada, mecburiyet değil..




Zaten bir gelişim dönemine mi denk geldi yoksa kalabalığın bir çocuk üstünde etkisi bu kadar mı pozitiftir bilemiyorum ama Rüzgar İstanbul' da çok büyüdü!!!

Oh, iyi ki oradaydım anları ise..İyi ki oradaydım sonunda Ayça & Erin & Alpay ailesi ile tanıştım..Tanıştım diyorum çünkü ben hiçbirini tanımazken Turgut ve Ayça yıllar önce bir fotoğraf kursundan -İFSAK- tanışıyorlardı zaten.Biz de Ayça ile Montessori mail grubu üzerinden ve bloglarımızdan, sonra da özelden yaptığımız yazışmalardan bayağı tanışıyorduk..Ama hiç beraber kahvaltı etmemiştik, tavukgöğsü yememiştik, bahçe keyfi yapmamıştık, Taksim Gezi' de dolaşmamıştık, Bambi de çıldırmamıştık..En önemlisi de Rüzgar ve Erin böyle çılgınca kaynaşmamışlardı ve Erin ile tanışmasaydı belki de Rüzgar henüz yürümüyordu!!



Sonra iyi ki oradaydım ve canım arkadaşım Gülhan' ın nikahına katılıp damadımızın çılgın ve gür "evet" ini duydum..



İyi ki oradaydım ve Moda da sıcacık kedili bir evde Yasemin Göksu- Yasemin teyzem işte ya- ve Memo tarafından ağırlandık, ikisi İran üç kedi Rüzgar' dan çok çekseler de kibar davrandılar oğluma..



İyi ki oradaydım Bebek Park da da sallandı rüzgar biz de waffle yedik,motora bindik simit yedik, Saygı abilere gittik muhabbet ettik & sarıldık & özledik dedik uzun uzun,Çatalca ya gittik ki Rüzgar halalarının şefkatinden ve kuzenlerinin mıncıklamalarından da mahrum kalmadı, pazara gittik çama mallar edindik, ikea ya gittik, artı iki koli paketledik, ekolojik pazara gittik pazar filesi edindik..Anlat anlat bitmez, kısaca iyi ki gittik..




Tüm bunlar olurken, ne kadar uyum insanı olduğunu gösterdi bize Rüzgar..Sokakta gördüğü her insana el sallar ve dokunmaya çalışır oldu..Yeni tatlara ne kadar açıkmış meğerse, her yeni mekanda herkesi şaşırtan şahane performanslar sergiledi,sıkça simit kemirdi ve bayıldı, Çin yemeği ve kaşarlı dürüm döner denemeleri yaptı..Oğlumu sağlıklı besliyorum bıdı bıdı diyen anne susar oldu kısa bir süreliğine..Ayakkabı mağazasında ayakkabı denemeye çalıştı, gördüğü her çocuğa sarıldı, çıkardığımız bütün sesleri taklit eder oldu, uyanır uyanmaz ilk kelimesi "baba" oldu, çağır hadi babanı dediğimde "babadiii" der oldu ki bu babacım demek eminiz artık..Bazen gün içindeki iki uykusunu da pusette uyudu, bazen evde..


E bir de..Deniiiiiiiiiiiiizzzzzzzzzz!!!! Seni çok seviyorum arkadaşım..Ve bize hiç düşünmeden açtığın, her köşesine ayrı hayatlar sığdırdığın, seni de aşıp bir kişilik olmuş o muhteşem evini de..



Daha ne denir nasıl anlatılır bilmiyorum..

21 Ağustos 2009 Cuma

Döndük..



beyoğlu.
çiçekli duvar kağıdı.
sahaflar.
asuman.
motorla üsküdar.
kaşarlı dürüm döner.
bebek kahve.,
ayten.
abbas & waffle.
galata mevlevihanesi.
ülkü & volki.
ortaköy.
gülsün.
kızılkayalar hamburger.
metrobus.
saygı abi& aysel abla & akşamsefası.
pusette uyumalar.
outlet çılgınlığı.
çukurcuma.
güvercinler ve Rüzgar.
deniz.
cihangir.
susmayan telefonlar.
mihriler.
çatalca.
ayça& erin & alpay.
deniz' in bahçede kahvaltı.
beşiktaş.
Rüzgar' ın halaları & kuzenleri.
tavanarası.
derya & ilkay & doğa bebek
yeşilköy pazarı.
yürüyen Rüzgar.
düşen Rüzgar..
ikea gerçekten evimizin herşeyi.
pazar filesi.
yasemin göksu & memo & üç kedi
el işi fikirleri.
moda.
gülhanın nikahı.
ortaköy'ün kedileri.
herkese bye bye diyen Rüzgar.
galata ritimhanesi.
figoş.
feriköy % 100 ekolojik pazar.
A&C.
atatürk havalimanı.
şule'nin ahşap oyuncakları.
bilsak beşinci kat.
adana.


biraz evimle hasret gidereceğim.nerdeyse bir ay oldu. az sevip okşayıp affettireceğim kendimi.sonra gene buralardayım, anlatacaklarım var..